HER EKLEM AĞRISI ROMATİZMADAN MI KAYNAKLANIR?

GÜNDEM 01.05.2023 - 13:38, Güncelleme: 01.05.2023 - 13:38 1529+ kez okundu.
 

HER EKLEM AĞRISI ROMATİZMADAN MI KAYNAKLANIR?

HER EKLEM AĞRISI ROMATİZMADAN MI KAYNAKLANIR?
HER EKLEM AĞRISI ROMATİZMADAN MI KAYNAKLANIR? FTR PLUS DANIŞMANI VE SDÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. FERAY SOYUPEK ANLATTI Eklem ağrılarının romatizmadan kaynaklandığı düşünülür. Aksine romatolojik hastalıkların görülme sıklığı düşüktür. Eklem ağrıları çoğunlukla mekanik nedenlerden kaynaklanır. Mekanik nedenli ağrılar eklem ve eklem çevresindeki dokuların patolojileri sonucu oluşur. Eklem dışı nedenler daha sık gözlenmektedir.  Örneğin;  omuz ağrısının % 95 vakada nedeni eklem çevresi dokulardır. En sık neden ise omuz çevresindeki tendonların patolojileridir. Dolayısıyla ağrının hangi dokudan kaynaklandığını bilmek, mekanik ve romatizmaya bağlı ağrıları ayırt etmek oldukça önemlidir. Bazı hastalarda bu ayrımı yapmak zordur. Bu ayrımı yapabilmek için eklem, kas, kemik, fasya ve diğer dokulardan kaynaklı yansıyan ağrılara hâkim olmak gereklidir. Uzmanlık programında hem romatizmal hastalıklar hem de mekanik ağrılar konusunda eğitim alan sadece Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (Fiziyatrist) hekimleridir. Romatizmal hastalıklarının eklem tutulumunda istirahatle ağrı artar, hareketle ağrı azalır. Ağrı özellikle gecenin ikinci yarısı artar ve hastanın sabah kalktığında bir saatten fazla tutukluğu olur. Ancak tıpta iki kere iki dört etmemektedir. Gün boyu çalışırken ortaya çıkmaya başlayan ağrıyı birey akşam eve gelince yoğun hisseder. Bundan dolayı ağrısının istirahate geçince arttığını düşünür. Hekimde bu konuyu irdelemezse istirahatle ağrısı var diye düşünerek romatizmal hastalığa doğru yönlenir. Dolayısıyla ağrının detaylı bir şekilde hastaya zaman ayırarak irdelenmesi hekimi doğru tanıya götürme de önemlidir. Diğer bir önemli konu sabah tutukluğudur. Sabah tutukluğu kavramı hastalarca anlaşılamamaktadır. Hastalarımız genellikle sabahları ortaya çıkan ağrıdan ya da sabah harekete başlarken zorlanmalarından bahsederler. Mekanik kaynaklı ağrılarda da sabah kalkınca yarım saati aşmayan tutukluk olur. Sabah tutukluğu ile hareket yapmada zorlanma farklı terimlerdir ancak hastalar tarafından çok karıştırılmaktadır. Örnek vererek anlatmak gerekirse; romatizmal hastalıklardan olan ve sık tanı konulan Ankilozan Spondilit hastalığını ele alalım. Bu hastalıkta genellikle belin alt kısmında yer alan sakroiliak eklemler tutulur. Hasta sabah kalkınca belinde tutukluk olduğundan ve bunun hareketle açıldığından bahseder. Başka bir bel rahatsızlığında da belde başlayıp kalçaya uzanan bir kasta kısalma, gerilme ortaya çıkar. Uzun süre oturanlarda, oturarak iş yapanlarda, omurgasında eğriliği olanlarda, kasını zorlayanlarda ortaya çıkan bu durumda da hastalar sabah kalkınca doğrulmada zorluk çektiğini, zamanla açıldığını ve belde ağrısı olduğunu ifade eder. Her iki hastalıkta sabah kalkınca zorlanma olduğundan dolayı bazı hekimler bu iki durumun ayrımını yapamaz ve yanlışlıkla romatizma tanısını koyar. Hasta gereksiz ağır ilaçlar kullanmak zorunda kalır.  Mekanik kaynaklı ağrı ile romatizma ağrısının ayrımını yapmak gerçekten uzmanlık isteyen bir durumdur. Fizik muayenenin ve hastadan hikâye almanın önemi oldukça büyüktür. Maalesef birçok nedenden dolayı bazı hastaların yeteri kadar irdelenmeden, muayene edilmeden tanısının konulduğunu duymakta, şahit olmaktayız. Doğru tanı ve tedavi için hastanın muayenesi şarttır. Romatizmal hastalıklarının tanısında sadece kan ya da görüntüleme tetkikleri yeterli olmamaktadır. Bazı kan tetkikleri normal kişilerde veya birçok diğer hastalıklarda da yüksek olabilmektedir. Örneğin: romatoid faktör. Romatoid faktör sağlıklı bireylerde (% 5-25 oranında), bazı viral, paraziter veya bakteriyel infeksiyonlarda, karaciğer hastalıklarında, sarkoidoz, kanser gibi durumlarda yüksek bulunur. Klinik ve muayene bulgularınızla örtüşmediği zaman tek başına tanı koydurmaz.  Görüntüleme yöntemleri de tek başına kullanıldığında hekimi yanlış tanıya götürür. Kas, eklem patolojilerinde aynı görüntüleme bulgularını ortaya çıkartan birçok neden olmaktadır. Yine bel örneğinden devam edersek, sakroiliak eklemde ortaya çıkan ödem birçok romatizmal hastalığın bulgusudur. Aynı zamanda ödem travma, enfeksiyon ya da eklem diziliminin bozulduğunda da gözlenir. Yanlışlıkla merdivene hızlı basma sonucunda bile leğen kemiklerinde ortaya çıkan dönmeler (torsiyon) sakroiliak eklemde ödeme yol açar. Leğen kemiğinin (pelvik) disfonksiyonları dediğimiz bu durum ancak muayene ile anlaşılır. Omurgada ortaya çıkan eğrilikler sonrasında da bu eklemde ortaya çıkan stres, bası ağrı ve ödeme yol açabilir. Vücudu bir bütün olarak düşünüp sadece bir noktaya odaklanmamak gereklidir. Kaslarda tetik noktaların varlığı ile karekterize olan miyofasyal ağrı sendromu (MFAS) eklemlerde ağrı olarak karşımıza çıkar. Ayrıca uyuşmaya da sebep olur. Dolayısıyla eklem ağrılarının diğer nedenleri ve hatta bel ve boyun fıtığı ile de çok karıştırılır. Bu durumu da örnekle açıklamak gerekirse, diz ağrısını ele alalım. Uyluk ön tarafında yer alan bir kasta yerleşen tetik noktalar dizin ön kısmında ağrıya neden olur. Hastayı değerlendirmeden sadece grafiye bakarsanız dizde kireçlenme tanısı koyup hastaya ağrısının ondan kaynaklandığını söylersiniz. Ancak 2.dekattan sonra dizin kıkırdağının hasarı ile karekterize olan kireçlenme (osteoartrit) vücutta oluşmaya başlar. Gerçekten ağrının bu patolojiden mi yoksa kastaki tetik noktadan mı yoksa her iki durumun beraber olmasından mı kaynaklandığını bilmeniz için hastayı muayene etmeniz gerekir. Bahsetmek istediğim diğer bir detay ise bir kasta ya da eklemde ortaya çıkan problemin ana kaynağının bazen vücudun başka bir bölgesi olabileceğidir. Örneğin; ayak bileğinde ortaya çıkan bir problemin bel ağrısına, omurgada ki eğriliğin kalça arkasında ağrıya yol açabileceğini bilmek önemlidir. Kas iskelet sistem ağrıları çorapta oluşan kaçmalar gibidir. Yırtık yukarı ve aşağıya ilerler. Kaçan noktayı bulmadığınız sürece ağrıyı rahatlatamazsınız. Noktayı bulmak içinde bu bağlantıları iyi bilmek, hastaya zaman ayırmak, detaylı değerlendirmek şarttır. Özetle, eklemde ortaya çıkan her durum romatizma kaynaklı değildir. Eklem ve eklem dışı nedenlerin hekim tarafından iyi bilinmesi ve ayırt edilmesi şarttır. Bu ayrım için ayrıntılı hikaye alınmalı, muayene yapılmalı, gerekliyse ileri tetkiklere geçilmelidir. Doğru tanıyı koymak, neden olan problemi bulmak ve   buna göre tedaviyi planlamak  hekimi başarıya götürür. Doğru tanı ve doğru tedavi fark yaratır.  
HER EKLEM AĞRISI ROMATİZMADAN MI KAYNAKLANIR?

HER EKLEM AĞRISI ROMATİZMADAN MI KAYNAKLANIR?

FTR PLUS DANIŞMANI VE SDÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. FERAY SOYUPEK ANLATTI

Eklem ağrılarının romatizmadan kaynaklandığı düşünülür. Aksine romatolojik hastalıkların görülme sıklığı düşüktür. Eklem ağrıları çoğunlukla mekanik nedenlerden kaynaklanır. Mekanik nedenli ağrılar eklem ve eklem çevresindeki dokuların patolojileri sonucu oluşur. Eklem dışı nedenler daha sık gözlenmektedir.  Örneğin;  omuz ağrısının % 95 vakada nedeni eklem çevresi dokulardır. En sık neden ise omuz çevresindeki tendonların patolojileridir. Dolayısıyla ağrının hangi dokudan kaynaklandığını bilmek, mekanik ve romatizmaya bağlı ağrıları ayırt etmek oldukça önemlidir. Bazı hastalarda bu ayrımı yapmak zordur. Bu ayrımı yapabilmek için eklem, kas, kemik, fasya ve diğer dokulardan kaynaklı yansıyan ağrılara hâkim olmak gereklidir. Uzmanlık programında hem romatizmal hastalıklar hem de mekanik ağrılar konusunda eğitim alan sadece Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (Fiziyatrist) hekimleridir.

Romatizmal hastalıklarının eklem tutulumunda istirahatle ağrı artar, hareketle ağrı azalır. Ağrı özellikle gecenin ikinci yarısı artar ve hastanın sabah kalktığında bir saatten fazla tutukluğu olur. Ancak tıpta iki kere iki dört etmemektedir. Gün boyu çalışırken ortaya çıkmaya başlayan ağrıyı birey akşam eve gelince yoğun hisseder. Bundan dolayı ağrısının istirahate geçince arttığını düşünür. Hekimde bu konuyu irdelemezse istirahatle ağrısı var diye düşünerek romatizmal hastalığa doğru yönlenir. Dolayısıyla ağrının detaylı bir şekilde hastaya zaman ayırarak irdelenmesi hekimi doğru tanıya götürme de önemlidir.

Diğer bir önemli konu sabah tutukluğudur. Sabah tutukluğu kavramı hastalarca anlaşılamamaktadır. Hastalarımız genellikle sabahları ortaya çıkan ağrıdan ya da sabah harekete başlarken zorlanmalarından bahsederler. Mekanik kaynaklı ağrılarda da sabah kalkınca yarım saati aşmayan tutukluk olur. Sabah tutukluğu ile hareket yapmada zorlanma farklı terimlerdir ancak hastalar tarafından çok karıştırılmaktadır. Örnek vererek anlatmak gerekirse; romatizmal hastalıklardan olan ve sık tanı konulan Ankilozan Spondilit hastalığını ele alalım. Bu hastalıkta genellikle belin alt kısmında yer alan sakroiliak eklemler tutulur. Hasta sabah kalkınca belinde tutukluk olduğundan ve bunun hareketle açıldığından bahseder. Başka bir bel rahatsızlığında da belde başlayıp kalçaya uzanan bir kasta kısalma, gerilme ortaya çıkar. Uzun süre oturanlarda, oturarak iş yapanlarda, omurgasında eğriliği olanlarda, kasını zorlayanlarda ortaya çıkan bu durumda da hastalar sabah kalkınca doğrulmada zorluk çektiğini, zamanla açıldığını ve belde ağrısı olduğunu ifade eder. Her iki hastalıkta sabah kalkınca zorlanma olduğundan dolayı bazı hekimler bu iki durumun ayrımını yapamaz ve yanlışlıkla romatizma tanısını koyar. Hasta gereksiz ağır ilaçlar kullanmak zorunda kalır. 

Mekanik kaynaklı ağrı ile romatizma ağrısının ayrımını yapmak gerçekten uzmanlık isteyen bir durumdur. Fizik muayenenin ve hastadan hikâye almanın önemi oldukça büyüktür. Maalesef birçok nedenden dolayı bazı hastaların yeteri kadar irdelenmeden, muayene edilmeden tanısının konulduğunu duymakta, şahit olmaktayız. Doğru tanı ve tedavi için hastanın muayenesi şarttır. Romatizmal hastalıklarının tanısında sadece kan ya da görüntüleme tetkikleri yeterli olmamaktadır. Bazı kan tetkikleri normal kişilerde veya birçok diğer hastalıklarda da yüksek olabilmektedir. Örneğin: romatoid faktör. Romatoid faktör sağlıklı bireylerde (% 5-25 oranında), bazı viral, paraziter veya bakteriyel infeksiyonlarda, karaciğer hastalıklarında, sarkoidoz, kanser gibi durumlarda yüksek bulunur. Klinik ve muayene bulgularınızla örtüşmediği zaman tek başına tanı koydurmaz.  Görüntüleme yöntemleri de tek başına kullanıldığında hekimi yanlış tanıya götürür. Kas, eklem patolojilerinde aynı görüntüleme bulgularını ortaya çıkartan birçok neden olmaktadır. Yine bel örneğinden devam edersek, sakroiliak eklemde ortaya çıkan ödem birçok romatizmal hastalığın bulgusudur. Aynı zamanda ödem travma, enfeksiyon ya da eklem diziliminin bozulduğunda da gözlenir. Yanlışlıkla merdivene hızlı basma sonucunda bile leğen kemiklerinde ortaya çıkan dönmeler (torsiyon) sakroiliak eklemde ödeme yol açar. Leğen kemiğinin (pelvik) disfonksiyonları dediğimiz bu durum ancak muayene ile anlaşılır. Omurgada ortaya çıkan eğrilikler sonrasında da bu eklemde ortaya çıkan stres, bası ağrı ve ödeme yol açabilir. Vücudu bir bütün olarak düşünüp sadece bir noktaya odaklanmamak gereklidir.

Kaslarda tetik noktaların varlığı ile karekterize olan miyofasyal ağrı sendromu (MFAS) eklemlerde ağrı olarak karşımıza çıkar. Ayrıca uyuşmaya da sebep olur. Dolayısıyla eklem ağrılarının diğer nedenleri ve hatta bel ve boyun fıtığı ile de çok karıştırılır. Bu durumu da örnekle açıklamak gerekirse, diz ağrısını ele alalım. Uyluk ön tarafında yer alan bir kasta yerleşen tetik noktalar dizin ön kısmında ağrıya neden olur. Hastayı değerlendirmeden sadece grafiye bakarsanız dizde kireçlenme tanısı koyup hastaya ağrısının ondan kaynaklandığını söylersiniz. Ancak 2.dekattan sonra dizin kıkırdağının hasarı ile karekterize olan kireçlenme (osteoartrit) vücutta oluşmaya başlar. Gerçekten ağrının bu patolojiden mi yoksa kastaki tetik noktadan mı yoksa her iki durumun beraber olmasından mı kaynaklandığını bilmeniz için hastayı muayene etmeniz gerekir.

Bahsetmek istediğim diğer bir detay ise bir kasta ya da eklemde ortaya çıkan problemin ana kaynağının bazen vücudun başka bir bölgesi olabileceğidir. Örneğin; ayak bileğinde ortaya çıkan bir problemin bel ağrısına, omurgada ki eğriliğin kalça arkasında ağrıya yol açabileceğini bilmek önemlidir. Kas iskelet sistem ağrıları çorapta oluşan kaçmalar gibidir. Yırtık yukarı ve aşağıya ilerler. Kaçan noktayı bulmadığınız sürece ağrıyı rahatlatamazsınız. Noktayı bulmak içinde bu bağlantıları iyi bilmek, hastaya zaman ayırmak, detaylı değerlendirmek şarttır.

Özetle, eklemde ortaya çıkan her durum romatizma kaynaklı değildir. Eklem ve eklem dışı nedenlerin hekim tarafından iyi bilinmesi ve ayırt edilmesi şarttır. Bu ayrım için ayrıntılı hikaye alınmalı, muayene yapılmalı, gerekliyse ileri tetkiklere geçilmelidir. Doğru tanıyı koymak, neden olan problemi bulmak ve   buna göre tedaviyi planlamak  hekimi başarıya götürür. Doğru tanı ve doğru tedavi fark yaratır.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gul32.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.