Alzheimer'da yeni ilaçlar umut vadediyor

GÜNDEM 22.09.2023 - 23:26, Güncelleme: 22.09.2023 - 23:26 1897+ kez okundu.
 

Alzheimer'da yeni ilaçlar umut vadediyor

Alzheimer'da yeni ilaçlar umut vadediyor
Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Nihat Şengeze, Alzheimer hastalığının tamamen engellenemediğini, ancak yavaşlatmanın mümkün olduğunu ifade etti. Özellikle hastalığın erken evrede tespit edilmesinin önemine işaret eden Doç. Dr. Şengeze, bugün 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi;  Ülkemiz ve dünya nüfusu giderek artmakta, ortalama yaşam süresi buna bağlı uzamakta, böylece Alzheimer hastalığının ülkemiz ve dünya için önemi artmakta olup tüm dünyada 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü olarak anılmaktadır. Ülkemizin nüfusunun, yaşlanma hızı dikkate alındığında özellikle genç nüfusun, giderek yaşlanacağı ve önümüzdeki süreçte Alzheimer hastalığın en önemli sağlık sorunlarından biri olacağı düşünülmektedir. Alzheimer hastalığı, genellikle yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve unutkanlık başta olmak üzere çeşitli zihinsel ve bazen davranışsal bozukluklar ile devam eden ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Bunama ya da demans nedenleri arasında %70 gibi bir oranda en sık görülen hastalık olan Alzheimer hastalığı’dır. Bu hastalık günlük hayatın her zamanki gibi sürdürülmesini engelleyen, ilerleyici kronik bir beyin hastalığıdır.  Alzheimer hastalığı ilk olarak doktor Alois Alzheimer tarafından 1901 yılında 51 yaşında bir kadın hastasında teşhis edilmiştir. Dr. Alzheimer ilk muayene sırasında bu hastada, ilerleyici zihinsel bozukluklar (hafıza, kavrama, konuşma ve yön bulma bozukluğu), işitsel halüsinasyonlar, hezeyanlar ve belirgin davranış bozuklukları saptamıştır. Daha sonra bu hastayı 1906 yılında ölene kadar yaklaşık beş yıl boyunca izlemiştir. Hastanın ölümünden sonra 1907 yılında yapılan otopside beyinde anormal kümeleşmeler (plaklar) ve lif yumakları saptamıştır. Bugün beyindeki bu yumaklar ve plaklar Alzheimer Hastalığının beyinde oluşturduğu ana değişiklikler olarak kabul edilmektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme sıklığı artan Alzheimer hastalığı, 65 yaş üstünde her 10 kişiden birinde, 85 yaş üzerinde ise her 2-3 kişiden birinde görülmektedir. Sıklıkla yaşlılık hastalığı olarak bilinmesine rağmen Alzheimer hastalığı erken başlangıçlı olarak 65 yaş öncesinde de görülebilmektedir. Günümüzde dünyada 40-50 milyona yakın Alzheimer hastası bulunduğu tahmin ediliyor. Türkiye'de ise yaklaşık 1 milyon hasta olduğu tahmininde bulunulmaktadır. Türkiye’de 1960’larda 46 olan ortalama yaşam süresi şu anda 75’in üzerine çıkmış durumdadır. Gerek dünyada gerekse Türkiye'de nufüs artış hızının böyle devam etmesi halinde rakamların 2030'da iki katına, 2050'de ise üç katına çıkması bekleniyor. Hastalık bellek bozukluğuyla başlayan, ardından dikkat, konsantrasyon, dil, mekan tanıma gibi bulgularla devam eden, kişinin kendisini bilmemesiyle ve tam bağımlı hale gelmesiyle sonuçlanan bir tablo yaratır. Hastalığa riski arttırıcı etkenler arasında kafa travmaları, uzun süreli depresyon varlığı, kronik alkol kullanımı ve inme hastalığı damar risk faktörleri denilen hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve şeker hastalığı sayılmaktadır. Çoğu zaman hastaneye başvuran hastalar tekrarlayıcı unutkanlıklardan söz etmektedir.  Bunun dışında davranışlarında ve gündelik yaşam işlevlerinde bir bozukluk başlangıçta olmayabilir. İşte erken evre olarak belirtebileceğimiz bu dönemde hastalığın yakalanması oldukça önemlidir. Elbette zaman zaman küçük şeyleri unutmanız mümkün; bu yüzden tedirgin olmanıza gerek yok. Hayatınızda yaşadığınız acı tecrübeleri ve sorunları unutamadığınızı bir düşünsenize, hayat yaşanması mümkün olmayan bir durum haline gelebilirdi. Ancak unutma durumu günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyorsa işte o zaman tehlike arz edebilir.  Hastalık evresine gelmiş olan durumlarda yakın dönem unutkanlığının belirgin olduğu kayıt zorluğu, gündelik yaşam alışkanlıklarında ve aktivitelerinde bozukluk, kişinin davranışlarda değişim söz konusu olmaktadır. Hastalığın tespitinde, kendinizde veya yakınınızda hafıza sorunları, aynı soruları size tekrar tekrar sorma, düşünme zorluğu, karar vermede ve plan yapmada güçlük, konuşma - anlamada zayıflama ve kelime bulma güçlüğü, aritmetik işlemlerde zorlanma, görüntüleri – şekilleri algılama zorluğu, kişilik ve davranış değişiklikleri, sosyal aktivitelerden uzak durma, geri çekilme ve içe kapanma, zaman ve mekan ile ilgili kafa karışıklığı, dış mekanlarda kaybolmalar ve yol karıştırmalar, giyinme, banyo yapma, tıraş olma gibi kendi kişisel bakımında güçlük ya da özensizlik hali ve eskiden kolaylıkla yapılan ev ya da gündelik işlevleri yapma güçlüğü gibi durumlardan birkaçı varsa Alzheimer hastalığı için şüpheli bir durum var denebilir. Erken tanı ve erken tedavi bu hastalık seyrinde önemlidir. Tedaviye geç kalındığı takdirde, hasta zamanla yakın çevresinden uzaklaşıp ciddi hafıza güçlüğü ve hayatının erken döneminde yakınlarının bakımına muhtaç kalabilmektedir. Yine hastalığın farklı evrelerinde depresyon, aşırı kaygı ve endişe gibi ek psikiyatrik bulgular ve hastalıklar tespit edilebilir. Hatta hastaya bakım veren kişilerde bile zamanla bu tür sıkıntılar baş gösterebilir. Hastalığın tanısı için mutlaka bir Nöroloji uzman hekiminin değerlendirmesi ve gerektiğinde psikiyatrik değerlendirme için Psikiyatri hekiminin görüşünün alınması önemlidir. Hastalık tanısında öncelikle bir takım zihinsel muayene testleri, kan alımı ile laboratuvar incelemeleri, gerektiğinde Manyetik Rezonans görüntüleme (MRG), beyin tomografisi gibi beyin görüntüleme, EEG (elektroensefalografi), genetik testler vb. ileri incelemeler yapılmaktadır. Ön tarama testleri sonrası hastalar ayrıntılı nöropsikiyatrik testler ile de incelenebilmektedir. Hastalıkta erken tanı hastalığı tamamen yok etmiyor ancak ilerlemesini oldukça yavaşlatabilir. Tedavide donepezil, memantin, rivastigmin gibi hastalığa ve evresine göre tedavi seçenekleri mümkündür. Lecanemab etken maddeli bir ilaç bu yıl başında erken evre Alzheimer hastalığı için FDA tarafından onaylanmıştır. Donanemab vb. antikor tedavileri ise son yıllarda yürütülen çalışmalar ile gelecek vaat eden ilaçlardandır. Hastalarda ileri dönemlerde ilacı reddetme gibi güçlük durumlarında solüsyon, ağızda eriyen tablet, cilde yapıştırılan bantlar şeklinde birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Alzheimer hastası ile ilgilenmek ve bakımını sağlamak hasta yakınları açısından da oldukça güç ve zorlu bir süreçtir. Ancak hastada davranış değişiklikleri nedeniyle hasta yakınlarının bakımını zorlaştıran durumlar olduğunda bu davranışları azaltabilecek tedaviler ile hasta ve yakınlarına destek olunabilmektedir. Şu an halen Alzheimer hastalığının gelişmeden tespit edilmesi, tamamen tedavisinin sağlanması için aşılama, gen tedavileri, monoklonal antikor tedavileri ve benzeri çalışmalar devam etmektedir. Alzheimer hastalığının tamamen engellenmesi mümkün değildir ancak yavaşlatmak ve ileri yaşlara kadar kendi bakım becerilerini koruyabilecekleri şekilde hayatına devam etmesini sağlamak da bizim elimizdedir. Özellikle hastalığın erken evrede tespit edilmesi bu konuda son derece önemlidir. Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, Alzheimer riskini artıran diğer hastalıkların tespiti, inme ve damar hastalığı risk faktörlerinin tespit edilerek tedavi edilmesi, sosyal ve zihinsel aktivitelerde bulunma, bu hastalık ile mücadele eden hastalar ve yakınları ile bir araya gelinen ortamlardan faydalanma ile hastalığın başlaması ve ilerlemesi yavaşlatılmaktadır. Unutmak hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır, bunun bir hastalık olup olmadığının erken tespit edilmesi ise sizin ve ailenizin daha sağlıklı ve mutlu yaşamasının anahtarıdır.
Alzheimer'da yeni ilaçlar umut vadediyor

Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Nihat Şengeze, Alzheimer hastalığının tamamen engellenemediğini, ancak yavaşlatmanın mümkün olduğunu ifade etti.

Özellikle hastalığın erken evrede tespit edilmesinin önemine işaret eden Doç. Dr. Şengeze, bugün 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi; 

Ülkemiz ve dünya nüfusu giderek artmakta, ortalama yaşam süresi buna bağlı uzamakta, böylece Alzheimer hastalığının ülkemiz ve dünya için önemi artmakta olup tüm dünyada 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü olarak anılmaktadır. Ülkemizin nüfusunun, yaşlanma hızı dikkate alındığında özellikle genç nüfusun, giderek yaşlanacağı ve önümüzdeki süreçte Alzheimer hastalığın en önemli sağlık sorunlarından biri olacağı düşünülmektedir.

Alzheimer hastalığı, genellikle yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve unutkanlık başta olmak üzere çeşitli zihinsel ve bazen davranışsal bozukluklar ile devam eden ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Bunama ya da demans nedenleri arasında %70 gibi bir oranda en sık görülen hastalık olan Alzheimer hastalığı’dır. Bu hastalık günlük hayatın her zamanki gibi sürdürülmesini engelleyen, ilerleyici kronik bir beyin hastalığıdır.

 Alzheimer hastalığı ilk olarak doktor Alois Alzheimer tarafından 1901 yılında 51 yaşında bir kadın hastasında teşhis edilmiştir. Dr. Alzheimer ilk muayene sırasında bu hastada, ilerleyici zihinsel bozukluklar (hafıza, kavrama, konuşma ve yön bulma bozukluğu), işitsel halüsinasyonlar, hezeyanlar ve belirgin davranış bozuklukları saptamıştır. Daha sonra bu hastayı 1906 yılında ölene kadar yaklaşık beş yıl boyunca izlemiştir. Hastanın ölümünden sonra 1907 yılında yapılan otopside beyinde anormal kümeleşmeler (plaklar) ve lif yumakları saptamıştır. Bugün beyindeki bu yumaklar ve plaklar Alzheimer Hastalığının beyinde oluşturduğu ana değişiklikler olarak kabul edilmektedir.

Yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme sıklığı artan Alzheimer hastalığı, 65 yaş üstünde her 10 kişiden birinde, 85 yaş üzerinde ise her 2-3 kişiden birinde görülmektedir. Sıklıkla yaşlılık hastalığı olarak bilinmesine rağmen Alzheimer hastalığı erken başlangıçlı olarak 65 yaş öncesinde de görülebilmektedir. Günümüzde dünyada 40-50 milyona yakın Alzheimer hastası bulunduğu tahmin ediliyor. Türkiye'de ise yaklaşık 1 milyon hasta olduğu tahmininde bulunulmaktadır. Türkiye’de 1960’larda 46 olan ortalama yaşam süresi şu anda 75’in üzerine çıkmış durumdadır. Gerek dünyada gerekse Türkiye'de nufüs artış hızının böyle devam etmesi halinde rakamların 2030'da iki katına, 2050'de ise üç katına çıkması bekleniyor.

Hastalık bellek bozukluğuyla başlayan, ardından dikkat, konsantrasyon, dil, mekan tanıma gibi bulgularla devam eden, kişinin kendisini bilmemesiyle ve tam bağımlı hale gelmesiyle sonuçlanan bir tablo yaratır.

Hastalığa riski arttırıcı etkenler arasında kafa travmaları, uzun süreli depresyon varlığı, kronik alkol kullanımı ve inme hastalığı damar risk faktörleri denilen hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve şeker hastalığı sayılmaktadır.

Çoğu zaman hastaneye başvuran hastalar tekrarlayıcı unutkanlıklardan söz etmektedir.  Bunun dışında davranışlarında ve gündelik yaşam işlevlerinde bir bozukluk başlangıçta olmayabilir. İşte erken evre olarak belirtebileceğimiz bu dönemde hastalığın yakalanması oldukça önemlidir. Elbette zaman zaman küçük şeyleri unutmanız mümkün; bu yüzden tedirgin olmanıza gerek yok. Hayatınızda yaşadığınız acı tecrübeleri ve sorunları unutamadığınızı bir düşünsenize, hayat yaşanması mümkün olmayan bir durum haline gelebilirdi. Ancak unutma durumu günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyorsa işte o zaman tehlike arz edebilir. 

Hastalık evresine gelmiş olan durumlarda yakın dönem unutkanlığının belirgin olduğu kayıt zorluğu, gündelik yaşam alışkanlıklarında ve aktivitelerinde bozukluk, kişinin davranışlarda değişim söz konusu olmaktadır. Hastalığın tespitinde, kendinizde veya yakınınızda hafıza sorunları, aynı soruları size tekrar tekrar sorma, düşünme zorluğu, karar vermede ve plan yapmada güçlük, konuşma - anlamada zayıflama ve kelime bulma güçlüğü, aritmetik işlemlerde zorlanma, görüntüleri – şekilleri algılama zorluğu, kişilik ve davranış değişiklikleri, sosyal aktivitelerden uzak durma, geri çekilme ve içe kapanma, zaman ve mekan ile ilgili kafa karışıklığı, dış mekanlarda kaybolmalar ve yol karıştırmalar, giyinme, banyo yapma, tıraş olma gibi kendi kişisel bakımında güçlük ya da özensizlik hali ve eskiden kolaylıkla yapılan ev ya da gündelik işlevleri yapma güçlüğü gibi durumlardan birkaçı varsa Alzheimer hastalığı için şüpheli bir durum var denebilir. Erken tanı ve erken tedavi bu hastalık seyrinde önemlidir. Tedaviye geç kalındığı takdirde, hasta zamanla yakın çevresinden uzaklaşıp ciddi hafıza güçlüğü ve hayatının erken döneminde yakınlarının bakımına muhtaç kalabilmektedir. Yine hastalığın farklı evrelerinde depresyon, aşırı kaygı ve endişe gibi ek psikiyatrik bulgular ve hastalıklar tespit edilebilir. Hatta hastaya bakım veren kişilerde bile zamanla bu tür sıkıntılar baş gösterebilir.

Hastalığın tanısı için mutlaka bir Nöroloji uzman hekiminin değerlendirmesi ve gerektiğinde psikiyatrik değerlendirme için Psikiyatri hekiminin görüşünün alınması önemlidir. Hastalık tanısında öncelikle bir takım zihinsel muayene testleri, kan alımı ile laboratuvar incelemeleri, gerektiğinde Manyetik Rezonans görüntüleme (MRG), beyin tomografisi gibi beyin görüntüleme, EEG (elektroensefalografi), genetik testler vb. ileri incelemeler yapılmaktadır. Ön tarama testleri sonrası hastalar ayrıntılı nöropsikiyatrik testler ile de incelenebilmektedir.

Hastalıkta erken tanı hastalığı tamamen yok etmiyor ancak ilerlemesini oldukça yavaşlatabilir. Tedavide donepezil, memantin, rivastigmin gibi hastalığa ve evresine göre tedavi seçenekleri mümkündür. Lecanemab etken maddeli bir ilaç bu yıl başında erken evre Alzheimer hastalığı için FDA tarafından onaylanmıştır. Donanemab vb. antikor tedavileri ise son yıllarda yürütülen çalışmalar ile gelecek vaat eden ilaçlardandır. Hastalarda ileri dönemlerde ilacı reddetme gibi güçlük durumlarında solüsyon, ağızda eriyen tablet, cilde yapıştırılan bantlar şeklinde birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Alzheimer hastası ile ilgilenmek ve bakımını sağlamak hasta yakınları açısından da oldukça güç ve zorlu bir süreçtir. Ancak hastada davranış değişiklikleri nedeniyle hasta yakınlarının bakımını zorlaştıran durumlar olduğunda bu davranışları azaltabilecek tedaviler ile hasta ve yakınlarına destek olunabilmektedir. Şu an halen Alzheimer hastalığının gelişmeden tespit edilmesi, tamamen tedavisinin sağlanması için aşılama, gen tedavileri, monoklonal antikor tedavileri ve benzeri çalışmalar devam etmektedir.

Alzheimer hastalığının tamamen engellenmesi mümkün değildir ancak yavaşlatmak ve ileri yaşlara kadar kendi bakım becerilerini koruyabilecekleri şekilde hayatına devam etmesini sağlamak da bizim elimizdedir. Özellikle hastalığın erken evrede tespit edilmesi bu konuda son derece önemlidir. Beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, Alzheimer riskini artıran diğer hastalıkların tespiti, inme ve damar hastalığı risk faktörlerinin tespit edilerek tedavi edilmesi, sosyal ve zihinsel aktivitelerde bulunma, bu hastalık ile mücadele eden hastalar ve yakınları ile bir araya gelinen ortamlardan faydalanma ile hastalığın başlaması ve ilerlemesi yavaşlatılmaktadır. Unutmak hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır, bunun bir hastalık olup olmadığının erken tespit edilmesi ise sizin ve ailenizin daha sağlıklı ve mutlu yaşamasının anahtarıdır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gul32.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.